Çatışmayı Yönetmek

İkili ilişkilerimizde tartışma yaşamak, hepimiz için kaçınılmaz diyebiliriz. Eşimizle, en yakın arkadaşımızla, ebeveynlerimiz ve çocuklarımızla sık sık fikir ayrılığı yaşarız. Tam bu noktada tartışmanın nereden çıktığı unutulur ve amaç sadece haklı olmak olur. Oysa hem kendi sınırlarımızı koruduğumuz hem de karşımızdakini anladığımız bir yerde olduğumuz tartışmaları yönetmek mümkün olabilir. Bunun için kırk yılı aşkın bir zamandır çiftlerle çalışan Gottman’lara kulak vermemiz yerinde olacaktır
Bir tartışmanın nasıl devam edeceği başlangıcından kendini belli eder. Sert başlangıçlar, bizi ister istemez karşımızdaki kişiyi eleştiren yahut aşağılayan söylemlere iter. Bunlara maruz kalan kişi de kendini ya bir savunma içinde bulur ya da o ana bir duvar çekip iletişimi kapatır. Böyle bir ortamda da öfke, bir ateş topuna dönüşür. Peki gerçekten çözülmesine ihtiyaç duyduğumuz sorunlarımız varsa karşımızdaki kişilere nasıl yaklaşmalıyız?
Mahşerin dört atlısı ismini alan eleştirme, aşağılama, savunma ve duvar örme her tartışmanın içine bir zehir gibi sızar. Fakat her zehrin bir panzehiri olduğunu da unutmamak gerekir.
- Yukarıda bahsettiğimiz dört faktörden ilk olarak ele alacağımız, “eleştiri”dir. Eleştirinin panzehiri bir şikayette bulunmaktır. Duygularımızı açıkça ortaya koymak ve ne istediğimizi söylemektir. Tartışmada ‘asla’ ve ‘her zaman’ sözcüklerini kullanmamaya çalışmak eleştirinin önüne geçmedeki en büyük yardımcınız olacaktır. Eleştiriyi duyan kişi ister istemez bir savunma geliştirecektir. Bu da iletişimde var olmasını istemediğimiz ikinci faktördür.
- “Savunma”nın panzehiri ise sorumluluğu almadır. Bazen ‘üzgünüm, bunu gerçekten unutmuşum.’ kadar basit bir cümle tartışmanın seyrini bambaşka bir yere taşır.
- Üçüncü faktör olarak karşımıza “aşağılama” karşımıza çıkar. Sözle, mimikle veya davranışlarımızla bunu yapabiliriz. Aşağılama gerçek bir zehir gibidir, panzehiri ise karşımızdakine küçük de olsa saygımızı, takdirimizi ifade etmektir. Bu panzehirin dozundan çok sıklığı etkisini arttırmaktadır.
- Son faktörümüz ise “duvar örme”dir. Karşımızdakini yok sayarak, sözlerine tepkisiz kaldığımız durumları tanımlar. Buradaki panzehir bir mola, fizyolojik bir sakinliktir. Gerçekten içinden çıkılamaz bir halde hissediyorsanız sakinleşmek için bir mola vermek, konuşmayı daha uygun bir zamanda yapmak iyi olacaktır.
İletişimin en temelinde hissettiklerimizi samimi bir şekilde ifade etmek tartışmaya yumuşak bir başlangıç yapmanın en iyi yolu diyebiliriz. Ardından bu sorunun ne olduğunu tarafsızca anlatarak ikinci adımı atmış oluruz. Topu karşımızdakine bırakmadan önce yapacağımız son şey ise ne istiyoruz, bu sorunun çözülmesi için neye ihtiyacımız var bunları ifade etmekten geçer.
Psikolog/Aile Danışmanı Gizem Topalcı