Eleştirel İç Ses

Sürekli bizimle olan, her yere bizimle gelen bir iç sesimiz var. Bu iç ses bazen oldukça acımasız olabiliyor. Beceriksizsin, çirkinsin aman ha o işe girme yapamazsın! Yaptığımız her işte, her anımızda bizimle birlikte ve bize hatırlatmalarda bulunuyor. Bu eleştirel iç ses genellikle erken yaşam deneyimlerimiz esnasında ebeveynlerimizin ya da çevremizdeki kişilerin bize verdiği tepkiler sonucunda oluşuyor. Beynimiz bir şeyi ne kadar çok duyarsa onu o kadar çok öğreniyor ve otomatik hale getiriyor. Otomatik hale gelen bu düşünceler yaşadığımız farklı olaylarda tekrardan gün yüzüne çıkabiliyor. Klasik bir örnek olarak düşünürsek, yolda yürürken bir arkadaşımızı gördük ve selam verdik fakat o bizim selamımızı almadı. İlk anda zihnimizden neler geçer? Eğer aktif bir eleştirel iç sese sahipsek muhtemelen şunları söyleriz: “Bak işte seni önemsemedi”, “Selamımı bile almadı”, “Kesin bir yanlış yaptın”, “Seni selamını almaya değer bile görmedi” vb. Bu durumu ve kendimizi kötü hissettiğimiz anları çeşitli örneklerle çoğaltabiliriz. Bu gibi içimizden gelen sert eleştiriler bizi sosyal hayatın içerisinde birçok şeyi yapmaktan alıkoyabiliyor. Artık eleştiriliriz korkusuyla birçok şeyi denemekten kaçıyor hale gelebiliyoruz.
Üç farklı türde eleştirel iç sesten bahsetmek mümkün. İlk olarak, sevilmeye değer olmadığımızla ilgili eleştirel cümlelerden bahsedebiliriz. “Seni kimse sevmiyor”, “Sevilmeye değer değilsin” gibi. İkinci olarak yetersizliklerimizi yüzümüze vuran eleştirilerden bahsedebiliriz. Bunlar da beceriksizliğimizi vurgulayan, hatalarımızı yüzümüze vuran ve hiçbir şeyi düzeltemeyeceğimizi bize söyleyen eleştiriler olabilir. Son olarak da değersiz olduğumuzu bize hatırlatan eleştirilerden bahsedebiliriz. Bunlar: “Herkesi kandırıyorsun hak etmediğin bir yerdesin”, “Onları kandırmasan, gerçekte kim olduğunu bilseler sana böyle davranmazlardı” şeklindeki cümleleri içeriyor.
Peki, eleştirel iç sesimizi nasıl daha yumuşak bir tona çekebiliriz? Bu en başta düşüncelerimize karşı farkındalığımızı artırmakla başlıyor. Eleştirel iç sesimiz nerelerde aktive oluyor, bize en çok ne tarz cümleler kuruyor? Bu cümleler bizim için ne ifade ediyor. Üslubu çok mu sert; asla, hiçbir zaman, yapmamalıydın, gibi cümleler mi kuruyor? Bu kalıplaşmış cümlelerin farkına vardıktan sonra da yerlerine alternatiflerini koymak gerekir. Bu noktada küçüklüğümüzle empati kurmak, ihtiyacımız olan alternatif cümleleri bulmamızı kolaylaştırabilir. Eleştirel iç sesimiz konuşmaya başladığında bu alternatif düşüncelerle o sese karşı çıkmak, otomatikleşmiş olumsuz düşünce sürecinin önüne geçmemizi sağlayabilir. Zamanla bu yeni ve bize daha objektif bakan düşünceleri içselleştirebiliriz. Yaşadığımız küçük ya da büyük olaylar karşısında daha sağlam durmamızı bu yeni düşüncelerimiz sayesinde sağlayabiliriz.
Psikolog Merve Nur Gündoğdu