+90 850 308 31 93
altunizade@isavak.org
Altunizade Mah, Kısıklı Cad. NO:51 Üsküdar / İstanbul
Dr. Jonice Webb, Çocuklukta İhmalin İzi: Boşluk Hissi kitabında, çocukların en temel ihtiyacının duygularının görülmesi, fark edilmesi ve onaylanması olduğunu vurgular. Çocuğun duyguları bastırıldığında veya küçümsendiğinde, iç dünyasında bir “boşluk hissi” gelişir. Okul fobisi de çoğu zaman bu boşluğun bir dışa vurumu olarak ortaya çıkar. Çocuğun “okula gitmek istemiyorum” cümlesi, aslında “kaygımı gör, beni anla ve yanımda ol” demektir.
Okul çağı, aynı zamanda çocuğun bağımsızlık kazandığı ve kendi kişiliğini oluşturmaya adım attığı bir dönemdir. Bu süreçte en büyük ihtiyaç ise güven duygusudur. Sevgi ve şefkatle büyütülen, güven bağı sağlam bir çocuk yeni ortamlara daha kolay uyum sağlar. Ancak ebeveyn-çocuk bağı kaygılı, mesafeli ya da aşırı korumacı olduğunda; okul, çocuğun zihninde yalnızlık ve tehdit unsuru olarak algılanabilir.
Okul fobisini anlamak için çeşitli etkenleri göz önünde bulundurmak gerekir. Özellikle küçük yaşlarda çocuklarda ayrılık kaygısı oldukça belirgindir. Anne ya da ev ortamından uzak kalma endişesi, çocuğun okula gitmekten kaçınmasına yol açabilir. Bunun yanında başarısızlık korkusu da okul fobisinde önemli bir rol oynar; çocuk yeterince iyi olamayacağını, hata yapacağını ya da öğretmeni tarafından eleştirileceğini düşündüğünde yoğun kaygı yaşayabilir. Sosyal kaygılar da bu süreci besler. Arkadaş ilişkilerinde zorlanma, dışlanma ya da alay edilme ihtimali çocuğun okuldan uzak durmasına neden olabilir. Tüm bunlara ek olarak, ebeveynlerin çocuğun kaygılarını fark etmemesi ve duygularını görmezden gelmesi de okul fobisini pekiştirir. Çocuğun duygusal ihtiyaçlarının karşılanmaması, kaygılarının ciddiye alınmaması bu korkuların daha derinleşmesine sebep olabilir.
Ebeveynler için en önemli adım, çocuğun kaygısını anlamaya çalışmak ve duygularını kabul etmektir. “Korkacak bir şey yok” gibi yüzeysel cümleler, çocuğun duygularını daha da görünmez kılabilir. Bunun yerine, “Okula gitmek senin için zor geliyor, seni anlıyorum. Birlikte aşabiliriz” demek çok daha destekleyici olur. Ayrıca okul deneyimini daha güvenli kılmak için şu öneriler uygulanabilir:
Okul fobisi, yalnızca okula gitmeme isteği değil; çocuğun duygusal dünyasından gelen güçlü bir mesajdır. Dr. Webb’in ifade ettiği gibi, “görülmeyen duygular boşluk bırakır.” Bu boşluk güven ve sevgiyle doldurulmadığında, çocuk kaygıyı davranışlarıyla dile getirir. Çocuğa erken yaşta kazandırılan güven duygusu ise onun hem okul hayatında hem de ileriki yaşamında en sağlam dayanağı olur.
Okul fobisi doğru bir yaklaşımla ele alındığında kalıcı bir sorun değildir. Çocuğun kendini güvende hissetmesi, duygularının anlaşılması ve ebeveynin yanında olduğunu bilmesi, kaygıyı büyük ölçüde azaltır. Böylece okul, korkunun değil; öğrenmenin, gelişmenin ve sosyalleşmenin doğal bir parçasına dönüşür.
Beyza Nur GÜÇLÜ