+90 850 308 31 93
altunizade@isavak.org
Altunizade Mah, Kısıklı Cad. NO:51 Üsküdar / İstanbul
Çocuklar için en önemli bağ doğdukları andan itibaren anne babaları ile kurdukları bağdır. Anne baba ile kurulan ilişki çocukların yaşam boyu kuracakları ilişkilerde etkili olur. Çocukların anneleri ile kurdukları bağ yani bağlanma; yaşam boyu duygusal, sosyal ve zihinsel gelişimin temelini oluşturur. Anneler, çocukların ihtiyaçlarını zamanında, sevgiyle ve tutarlı bir şekilde karşıladıklarında çocuklar kendilerini güvende hissederler. Sağlıklı bir ilişki duygusal ve beyin gelişiminde çok önemli rol oynar. Anneler çocuklara sevgi, kabul ve değer sunduklarında çocuklar kendilerini değerli hissederler. Babalar ile kurulan bağ çocukların dünyaya açılmalarında, özgüven ve kimlik gelişiminde etkilidir. Babalar ile kurulan sıcak, sevgi dolu ilişki çocuklara ek bir güven kaynağı sağlar. Babaların varlığı duygusal dengeyi kurar.
Anne ile babaların varlıkları çocukların gelişiminde çok önemlidir. Ancak çocukların sadece iki ebeveyni yoktur. Anne baba arasındaki ilişki çocukların üçüncü ebeveyni olarak tanımlanır. Çocukların sadece anneleri ile ya da babaları ile sağlıklı ilişkiler kurmalarının yanı sıra ebeveynlerin kendi aralarında sağlıklı bir ilişkiye sahip olduklarını görmeye ihtiyaçları vardır. Üçüncü ebeveyn olan anne ile baba arasındaki ilişki çocukları en az diğer iki ebeveyni ile olan ilişkisi kadar etkiler. Anne baba arasındaki ilişki, çocukların ruhsal, duygusal ve sosyal gelişimi üzerinde çok önemli bir rol oynar. Çocuklar ebeveynlerinin ilişkilerinin "yansımasını" evin içinde hissederler.
Her ilişkide olduğu gibi anne ile babaların arasındaki ilişkide de bazı ihtiyaçlar vardır. Sevgi, saygı, cinsellik gibi ihtiyaçlar karşılanmadığında ilişkide bir gerilim ortaya çıkar. Anne baba arasındaki çatışmalar çocuklar için yalnızca “anne-babanın meselesi” olarak kalmaz; çocuklar bu gerginliği evin atmosferinde hissederler ve kendi ruhsal dünyalarına taşırlar. Ev içinde çatışma arttıkça çocuklardaki stres hormon seviyeleri yükselir. Sürekli çatışmanın olması çocukların kaygı seviyelerinde de belirleyici olur. Tartışma sırasında çocuklar kendilerini çaresiz hissederler. Ebeveynlerini barıştırmak için sorumluluk hissedebilirler ya da çatışmanın sebebi olarak kendilerini suçlayabilirler. Akademik hayatta odaklanmakta güçlük yaşayabilirler. Bazı çocuklar sosyalleşmekte zorlanırlar. Bazıları ise arkadaşlarına karşı zorbaca davranışlar sergilerler. Çatışma seviyesine de bağlı olarak çocuklarda tırnak yeme, alt ıslatma, konuşma problemleri gibi regresif davranışlar gözlemlenebilir. Uzun süreli ve yoğun çatışmalara maruz kalan çocuklarda depresyon, özgüven eksikliği, kaygı bozukluğu gelişme riski artar. Eşler arasında destekleyici bir ilişki olmaması çocuklardaki davranış sorunlarını etkiler. Anne babaların birbirlerine eleştirel bir dil kullanmaları çocukların zihnindeki “güvenilir ebeveyn” algısını zedeler. Çocuklar ebeveynlerin birbirleri hakkında söylediklerini gerçek olarak algılayabilirler ya da nasıl biri olduklarına dair şüpheye düşebilirler. Eşler arasındaki problemlere şahit olan çocuklar bir taraf olabilirler. Daha yakın hissettikleri ebeveynle koalisyon halinde olabilirler ve karşı taraf olarak gördükleri ebeveyni suçlayabilirler. Eşler birbirlerine saygı duymazlarsa çocuklar da saymazlar. Anne babaların birbirlerini küçümsemeleri çocuklarının gözünde ebeveynlerini güçsüzleştirir.
Ebeveynler arasındaki sağlıklı, saygılı ve sevgi dolu bir ilişki ise çocuklara güven verir. Eşler arası gerilimin daha az olduğu ailelerde çocuklar dünyada daha güvende hissederler. Çocuklar, anne babalarının iletişim şeklini, sorun çözme yollarını ve sevgiyi ifade etme biçimlerini gözlemleyerek öğrenirler. Anne babalar birbirlerine saygı gösteriyorlarsa, çocuklar da ileride sağlıklı ilişkiler kurmayı başarırlar. İlişkinin sıcak ve destekleyici olması çocukların duygularını tanımalarına ve ifade etmelerine yardımcı olur. Araştırmalar, huzurlu aile ortamında büyüyen çocukların okul başarısının ve arkadaş ilişkilerinin daha sağlıklı olduğunu gösterir. Anne babalar arasındaki sağlıklı ilişki çocukların benlik algılarını da etkiler. Saygı ve değer görerek büyüyen çocuklar kendilerinin değerli olduklarına inanırlar ve kendilerine değer verirler. Eşlerin birlikte mutlu olmaları evin ortamını doğrudan etkiler. Mutlu bir atmosferde büyüyen çocuklar mutlu olurlar. Birbirlerini destekleyen ebeveynler çocuklarının özgüvenli olmalarını sağlarlar. Eşler yaşadıkları problemleri yapıcı bir şekilde çözdüklerinde çocukların da problem çözme becerileri artar.
Çocuklar, dünyayı önce aileleri üzerinden tanırlar. Mutlu bir evlilik ortamı, çocukların psikolojik sağlamlıklarını, sosyal becerilerini ve ilerideki ilişkilerini şekillendirir. Eşlerin mutluluğu sadece kendilerini değil, çocuklarının ruhsal ve sosyal gelişimini de doğrudan belirler. Eşlerin ilişki problemlerini çözmek için profesyonel bir desteğe başvurmaları aileleri için çok kıymetlidir.
Psikolog Elif Büşra Bozali Güneş